17 Nisan 2010 Cumartesi

Bir ışık çakması kadar da uzun olmayan insan ömrü


Yaklaşık 13.7 milyalar yıl önce alınan bir karar neticesinde bu evren oluşturulmuştur. Bu bize göre sonsuz gibi görünen uzun zaman diliminde ise dünyanın yaşı 4.4 milyardır. Beklide insanlık yüzbinyıldan beri yeryüzünde yaşıyor. İnsanlığın yaşı tam olarak belli değildir. Oysa ilk canlılar siyano bakterleriler ise 3.5 milyar yıl önceden beri hala varlar. Bunlara mavi yeşil algler diyoruz. 2.9 milyar yıl önceden kalma ise stromatolit fosilleri bulundu. 65 milyon yıl önceki katastrofik olay dinazorların yok oluşu ve memelilerin hakimiyetinin başlangıç zamanı olarak düşünülüyor.

Bu konular net olmasa da düşünen insanlar için net olan bir şey varki oda tüm bu uzun zaman alan, muntazam gelişmeler bu sonsuz zaman diliminde anlama yeteneği olan bir insan için olduğunu bu sistemi kuran evrenin sahibi açıklıyor. Ömrümüz bu uzun zaman diliminde sadece bir ışık çakması kadar da bile değil. Ama onun için neler neler ne kadar uzun zamandan beri hazırlanmış. Asıl hayret verici olan şey uzayda yolculuk yazısında da belirtildiği gibi sonsuz evrenin genişliği ve uzun zaman dilimlerini kısacık ömrümüzün onunda belli bir zaman diliminde aklımıza sığdırabiliyor anlayabiliyor olmamızdır.

Neden sadece kendimim, neden bu zamanda geldim, nereye gideceğim, ölünce ne olacak gibi soruları kendine hayatının bir döneminde soran insan yoktur sanırım. Bu sorulara da hiçbir bilim cevap veremedi.
Her çağda bu sorulara aynı cevapları veren (bilim hakkında bilgisi bile olmayan, bazılarının okuma yazması bile yok) insanların (peygamber:insanlık tarihi boyunca gönderilmiştir) olması sizi hayrete düşürmüyor mu veya düşündürmüyor mu? Bu konuda en büyük mucize ise son kitap olan kuranı kerimdir. Derler ki neden yeni yol gösterici yok? Neden bu zamanda mucizeler olmuyor. Aslında hepsi mevcut.

Biraz fizik,tıp, matematik, biyoloji, kimya bilen bir insan olarak ben kurandaki bu bilimlerle ilgili ayetleri okuduğumda hayretler içinde kalıyorum. Bu kitap o dönem bu bilgileri nasıl bilebilir. Okuma yazması olmayan bir insan bunlardan nasıl haberdar olabilir. Nasıl bilebilir. Demek ki bunları insana bildiren biri var.
Bu varlık öyle bir varlık kı fizik,tıp, matematik, biyoloji, nano teknik, elektronik daha nice bilim dallarını biliyor. Bunları değişmeden milyarlarca yıl sabit tutuyor. Bilimin bile anlayamadığı gelecek ile ilgili bilgi veriyor. Mesala kıyamet günü dumandan bahsediliyor, daha ötesi başka bir dünyadan bahsediyor. O başka dünyanın özelliklerinden bahsediyor.

Kendini dinle. Ne diyor sana? Sonsuzluk istiyor değil mi? Başka hiçbir şey tatmin etmiyor.
Geç olmadan düşün. Öteki dünyaya gitmeden düşün. Acı!, güzel! gerçeklere artık uyan. Sen istesen de istemesen de oraya gidiyorsun zaten. Bu senin elinde değil. İnkar etmek bu gerçekleri kolay. Ama ya doğruysa o zaman kim kaybeder? Hem o gerçekler hayatı yaşanmaz kılmıyor ki ? Bilakis güzelleştiriyor. Hayata anlam katıyor.

Einstain den birkaç alıntı yaparak yazıma son veriyorum. Bazılarının yazım ile ilgisi yok hoşuma gittiklerinden dolayı yazdım.
“İnancı dışlayan bilim topal, bilimi dışlayan din kördür.”
“Basarili bir insan olmaya calismayin; degerli bir insan olmaya calisin. Basarili insan, hayattan verdiginden fazlasini alir. Degerli insan ise, hayattan aldigindan fazlasini verir.”
“Kendi yaşamının ve diğer benzer canlıların yaşamının anlamsız olduğunu düşünen insan; sadece talihsiz olmakla kalmayıp, yaşam için de neredeyse yetersizdir.”
“Aptalların tatili tembelliktir, bitmez.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder